BİY

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Adidas'ın Avukatı


Üç büyükler yeni sezonda giyecekleri formaları tanıttılar. Kamuoyundaki genel kanı ise Adidas'ın en güzel formaları Fenerbahçe'ye yaptığı yönünde. Halbuki böyle bir şey söylemek çok doğru değil. Adidas ne kadar büyük bir marka olursa olsun sadece 3 tane forma hazırlayıp "Bu sezon bunları giyeceksin arkadaş, İtiraz istemem!" demez, diyemez. Bakın arkadaşlar suçu Adidas'a atıp durmayın. O formaları seçenler sizin her şeyi çok bildiğini zanneden yöneticileriniz. Özellikle forumlardaki amatör tasarımları örnek gösterenlere sesleniyorum. Yılların Adidas'ında çalışan adamlar forumdakilerden daha kötü tasarımcı olabilir mi? Aklınız alıyor mu bunu sizin? Adidas'a kızacağınıza onca seçenek arasından o formaları seçenlere kızın.

Gelelim Galatasaray'ın mor formasına. Takımların değişik formalar çıkarmasında bir anormallik görmüyorum. Ama mor gibi kırmızıyla tek alakası elektromanyetik spektrumda yakın olması olan bir rengin sarı ya da kırmızı kullanılmadan Galatasaray formasında olmasına da bir anlam veremiyorum. Bir çok takım değişik kendi renklerinin olmadığı formalar çıkarmıştır ama hiç biri bu kadar absürd bir tercihte bulunmamıştır muhtemelen. Neyse bize fazla laf düşmez bu hususta memnun olmayan bir kısım Galatasaray taraftarı dert etsin. Allah'a şükür yönetimde tekstilci var da adam gibi formalarımız oldu bu sene.

YA MORARACAZ YA DA MORARTACAZ


Lotto'da çalışan bir yakınım anlatmıştı.Galatasaray Lotto ile çalıştığı zaman bunlar 20 tane forma örneği yapmışlar,Galatasaray yönetiminden Adnan diye biri (aynen aktarıldığı gibi) gelmiş,en kötü 3 formayı seçip gitti diye anlatmıştı.
O zevk sahibi "ADNAN" şimdi o klübün başkanı oldu ve fenerbahcelilere malzeme olacak kadar kötü bir renkle forma koleksiyonuna imza attı.
EDİT:ADNAN POLAT YÖNETİMDE DEĞİLDİ AMA FORMALARI SEÇEN KENDİSİDİR LOTTO YU ARAYIP SORABİLİRSİNİZ BENİM GİBİ


Arbeloa köyüne....


Madrid'in 8. imzası Liverpool'dan oldu.Arbeloa İngiltere macerasına bir sürelik ara vererek İspanya'ya dönüyor.

Perşembenin Gelişi Çarşambadan Bellidir


Futbolda klişeleşmiş bir takım genel kaideler vardır. Örneğin çok gol kaçıran bir takım gol yediğinde "Atamayana atarlar." lafını mutlaka biri yapıştırır. Bir de sezon öncesi sıkça duyduğumuz "Hazırlık maçları ölçü olmaz." vardır. Örnekleri arttırmak mümkün.

Bu akşam Sivasspor hazırlık maçlarının pekala ölçü olabileceğini gösterdi. O maçlarda çok kötü oynayan üçten aşağı gol yemeyen takım bu akşam yine sahnedeydi. Futbol adına ortaya hiçbir şey koyamayan Sivasspor sahadan farklı bir mağlubiyetle ayrıldı. Bu sonuç şaşırtıcı değildi. Hazırlık maçlarında ortaya konulan futbol bu akşam yaşanacakların habercisiydi. Özellikle savunmada yapılan bireysel hatalar Sivas'ın sonunu hazırladı. Bir de üstüne Petkovic'in kariyerinin belki de en kötü performansını göstermesi de tuz biber oldu.

Sivasspor bana göre kadrosunda değişime giderek çok yanlış yaptı. Nasıl ki lige yeni yükselen takımlar kadroda köklü bir değişiklik yapıp ertesi sene geldiği yere geri dönüyorsa Bülent Uygun da kadroyu yenileyerek aynı hataya düştü Avrupa Kupaları gözönünde bulundurulduğunda.

Sonuç olarak Sivasspor başlangıçta bile mucizelere bağlı olan Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını artık mucizelere bile bırakamadı. Sivasspor'un yapacağı şey rövanştan sonra Uefa Avrupa Ligi'ne bakıp en azından gruplara kalmayı becerebilmesidir ki seri başı olmayacağı düşünüldüğünde bu futbolla o da zor gözüküyor. Son olarak da Bülent Uygun'u tebrik etmek istiyorum sözünü tuttuğu için. Kendisi "5 yeriz, 7 yeriz, 6 yemeyiz, 7 yeriz, 9 yeriz, 8 yemeyiz." demişti. En azından sözünü tuttu 5 yedi. Onu yapamayan da var.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Hakiki Tosun Paşa



Futbolun bu ölü aylarında yazacak bir şey bulmak epey zor oluyor. Her ne kadar futboldan anladığımı iddia etsem de takımların yeni transferleri ile ilgili olarak ahkam kesme hakkını kendimde görmediğimden bu aralar yazı yazma konusunda oldukça sıkıntılıyım. Kısa vadeli planlarım arasında yazı yazmak da yoktu ama TRT 3'te 1998 Uefa Kupası finaline rastlayınca kendime bir meşgale bulmuş oldum.

Final İnter ile Lazio arasındaydı ve maçı açtığımda İnter'in 2-0 lık üstünlüğü vardı. Dakikalar 70'e geliyordu ve İnter kupaya çok yakındı. Derken orta sahadan bir ara topu atıldı ve Ronaldo kaleciyle karşı karşıya kaldı. Ronaldo kaleciyle karşı karşıya kalınca "Bu adamın bu pozisyonlarda gol kaçırdığını görmedim." dedim. Nitekim yine kaçırmadı büyük golcü ve kaleciyi geçip skoru 3-0 yaptı. O anda aklıma "Hakiki Ronaldo benim." diyen C.Ronaldo geldi ve kendisine bir kez daha "Halt etmişsin, Sen kim oluyorsun?" deme gereği hissettim.

Hepimizin bildiği gibi Cristiano Ronaldo Real Madrid'e transfer oldu ve 9 numaralı formayı aldı. Formasının arkasına da isim olarak sadece "RONALDO" yazılmasını istedi. Cristiano Ronaldo futbolcu olarak geçekten çok yetenekli bir futbolcu. Bunun aksini iddia eden futboldan anlıyorum demesin. Fakat bu kafayla giderse asla büyük bir yıldız olamayacak gibi gözüküyor. Çok yetenekli futbolcu olmak büyük futbolcu olmak demek değildir. Rakiplerine, taraftarlara ve meslektaşlarına saygısı olmayan, kendisini takımından büyük gören, kibirli ve hatta "salaklık" parayla olsa paha biçilemeyecek olan Paris Hilton'la takılan bir insan asla büyük futbolcu olamaz.



Cristiano Ronaldo'nun başarı olarak tek artısı Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşamış olmasıdır. Bunun dışında Ronaldo'ya yaklaşabilmesi pek mümkün değil. Dünya Kupaları'nın en çok gol atmış futbolcusu olan ve birinde oynamamış olsa bile 2 kez bu kupayı kazanmış bir kez de final oynamış (ki o finalden önce yaşananlar hala akıllarda) futbol tarihinin belki de en önemli golcülerinden biri olan Ronaldo varken kalkıp "Gerçek Ronaldo benim." dersen biraz komik olursun.

Sonuç olarak ben Ronaldo deyince Ronaldo Luís Nazário de Lima'yı bilirim. Rakibine, futbolsevere ve çok değerli bir meslektaşı olan adaşına saygısı olmayan Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro'yu değil.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Barcelona'nın Motivasyon Kaynağı


Uzun zamandır yazacak bir şey bulamıyordum ve yine uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir yazıyı yazmaya karar verdim. Yazmak istediğim mevzu ise bugünlerde geri planda kalmış Barcelona ile ilgili. Ama tabi yazıda ön planda olan Real Madrid de var.

Bu sezon belki de insanlık tarihinin gördüğü en iyi Barcelona'yı izledik. Yarıştığı üç kulvarda da başarıya ulaşan Barcelona biz futbolseverlere bir çok kez mükemmmel maçlar izletti. Genellikle bu tip sezonlardan sonra bu başarılara ulaşmış takımlar önceki sezon gösterdikleri performansa ulaşmazlar. Geçen sezon hariç 2005 yılından beri Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan takımların bir sonraki sezon çeyrek final görememiş olmaları buna çok güzel bir örnek. Nitekim Barcelona da 2006 yılında Şampiyonlar Ligi'ni kazandıktan 3 sene sonra aynı noktaya gelebildi.

Real Madrid cephesinde ise Florentino Perez ikinci kez Real Madrid başkanı olur olmaz transfer harekatına başladı ve 4 futbolcu için (Kaka, Ronaldo, Albiol, Benzema) yaklaşık 210 milyon Euro bonservis bedeli ödedi. Bu ilk Los Galacticos döneminden çok daha çılgınca bir transfer harekatı zira o zamanlar her yaz döneminde bir yıldız alan Perez bu yaz şimdiden üç yıldız (Albiol'u saymıyorum) aldı ve muhtemelen bu sayı artacak gibi gözüküyor.

Tekrar Barcelona'ya dönmek gerekirse normal şartlarda motivasyon sıkıntısı çekebilecek Barcelona için Real Madrid'in bu transferlerinin müthiş bir motivasyon kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Transfere bu kadar para harcayan Real Madrid'in 3'te 3 yapan Barcelona'yı gölgede bırakmış olması bence Barcelona için arayıp da bulamadığı bir şey. Eğer olur da Barcelona transfere astronomik paralar ödeyen Real'e sağlam bir tokat sallamak için bilenirse 2009-2010 sezonunda muazzam bir çekişme izleme fırsatına erişebiliriz.

Tabi Barcelona gibi büyük bir kulubü Real Madrid'e endekslemek çok doğru bir davranış değil. Ama daha önce kimsenin yapamadığı Şampiyonlar Ligi'ni üst üste iki kez kazanmak için uğraşsalar desem final Bernabeu'da olduğu için onu da Real Madrid'e rahatlıkla bağlayabiliriz. Sonuç olarak Barcelona'da tüm yollar Madrid'e çıkıyor bu sezon. Kabul etsek de etmesek de Barcelona'yı bu sezon Real Madrid motive edecek gibi gözüküyor.