BİY

8 Eylül 2010 Çarşamba

Türkiye 3-2 Belçika


Deplasmandaki Kazakistan galibiyetinden sonra Belçika da kendi sahasında Almanya'ya yenilince 2.lik için direkt rakibimiz olan Belçika'ya 6 puan fark atmak için önemli bir fırsat yakaladık. Ne var ki Guus Hiddink ilk yarıda ileri uçta Tuncay'ı kullanmayı deneyince ilk 45 dakikayı boşa harcamış olduk. Rakip kaleye kalabalık gidemezken ve pozisyon üretmekte zorlanırken bir de kronik hastalığımız olan duran "toptan gol yemeyi" yaşayınca takımda moraller iyice bozuldu ve ilk yarıyı 1-0 geride kapattık.

İkinci yarıda yapılan Semih-Selçuk değişkliği herkesi asıl olması gereken yere yerleştirdi. Bu değişiklikle birlikte hem hücumda çoğalmaya hem de tempo yapmaya başladık ve pozisyonlar da gelmeye başladı. İkinci yarının hemen başında beraberliği yakalamamız ve rakibin 10 kişi kalması işleri lehimize döndürdü. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra hemen golü bulmamız çok iyi olmuştu ama yine duran toptan saçmasapan bir gol yedik. Neyse ki Arda'nın 3.golümüzü atmasıyla maçı kazanmayı bildik ve ilk 2 maç sonunda önemli bir avantajı ele geçirmiş olduk.

Bu maç gösterdi ki içerideki maçlarda bize denk takımlarla oynarken orta sahayı bu kadar kalabalık tutmanın ve ileri uçta santrafor özelliği olmayan bir futbolcuyla oynamanın bir mantığı yok. Zaman kaybından başka bir şey değil.

Onun dışında kaleci Onur için de sanırım bir şeyler yazmak gerekiyor. Bizim millet olarak alışkanlığımızdır; bir futbolcu iki maç iyi oynayınca onu göklere çıkarırız. Ama dün akşam gördük ki Onur yan toplarda çok zayıf kalıyor. Belki bu yan toplarını geliştirir ama yan toplarda bu kadar kötü olan bir kaleci çok iyi bir kaleci olarak değerlendirilemez.

Hiç yorum yok: