BİY

13 Mart 2009 Cuma

1992'den Günümüze Kupa-1'de İngilizlerin İcraatları


Son yıllarda Şampiyonlar Ligi’nde İngilizlerin hakimiyeti çok dikkat bir hal aldı. Özellikle 2005 yılından beri her sene bir İngiliz takımı finale çıkıyor. Daha öncesine baktığımız zaman ise 1999’dan 2005’e kadar geçen sürede hiç bir İngiliz’in finale çıkamadığını görüyoruz. 2000 yılında Real Madrid- Valencia, 2001’de Bayern Munchen-Valencia, 2002’de Real Madrid-Bayer Leverkusen, 2003’te AC Milan-Juventus, 2004’te Porto-Monaco finali oynandı. 1999’dan önceki finallere baktığımız zaman ise 1998’de Real Madrid-Juventus, 1997’de Borussia Dortmund-Juventus, 1996’da Juventus-Ajax, 1995’te Ajax-AC Milan, 1994’te AC Milan-Barcelona, 1993’te Olympique de Marseille- AC Milan, 1992’de Barcelona-Sampdoria finalleri oynanmış. Bu tarihten daha geriye gitmeye gerek yok, zira Heysel faciasından ötürü İngilizler cezalı olduklarından Avrupa kupalarına katılamıyorlardı.

1992 Wembley finalinden, 2005 İstanbul finaline kadar geçen sürede, İngilizler bir kez finale çıkma başarısı gösterebilmiş, o final de Şampiyonlar Ligi’nin unutulmaz finallerinden biri olmuş, Manchester United Bayern Munchen karşısında duraklama dakikalarında attığı 2 gol ile Camp Nou’da kupaya uzanmıştı. Bu finalden ancak 6 sene sonra bir İngiliz takımı Liverpool yine unutulmaz bir finalde kupayı kazanmış, o finalden sonra da her sene bir İngiliz takımı finale yükselme başarısı göstermeye başlamıştı.



İngilizlerin, Şampiyonlar Ligi’ndeki bu çıkışının en önemli sebebinin Premier Lig’e yatırım yapmaya başlayan yabancı sermaye olduğunu söyleyebiliriz. Roman Abramoviç Chelsea’yi satın almadan önce Premier Lig’de 2 takımın diğerlerine oranla ciddi bir üstünlüğü var iken, 2003 yazında Abramoviç’in Chelsea’yi almasıyla yabancı sermaye Premier Lig’e akın etti. Rafael Benitez’in Liverpool’un başına geçmesi daha sonra da kulübün Amerikalı iş adamları tarafından satın alınması, Malcolm Glazer’ın da 2005’te Manchester United’ın tamamını almasıyla Premier Lig diğer Avrupa liglerinden çok farklı bir lig oldu. Özellikle yabancı sermaye tarafından satın alınmış olan bu 3 takım ligin zirvesine ambargo koydu.

2005’te Liverpool İstanbul’da kupayı aldıktan sonra 2006’da Arsenal Paris’te, 2007’de Liverpool Atina’da İstanbul’un rövanşına çıktı ama her iki takımda kupayı kazanamadı. 2006’da çok iyi bir Barcelona vardı ve kupayı kaptırması kolay gözükmüyordu. 2007’de ise AC Milan kendisinden bir gün önce oynayan Liverpool’un finale yükselmesiyle inanılmaz motive olmuş, yarı finalde Manchester United’a sahayı dar etmiş, finalde de Liverpool’u yenerek 2005’in rövanşını almıştı.



2007 ve 2008 yılları İngilizlerin performansının tavan yaptığı yıllar oldu. 2007 yılında Manchester United, Chelsea ve Liverpool yarı final oynadılar fakat kupayı yukarıda da belirttiğimiz gibi bu 3 takımın arasına giren AC Milan takımı kazandı. 2008 yılında ise bu 3 takım yine yarı finaldeydi ve aralarında Barcelona vardı. Barcelona AC Milan’ın yaptığını yapamadı ve 2 İngiliz takımı Manchester United ve Chelsea’nin finalinde gülen taraf 9 yıl aradan sonra MANU oldu. Bu sene ise çeyrek finallere geldiğimizde Şampiyonlar Ligi’ne katılan 4 İngiliz takımı da yollarına devam ediyor ve bunlardan en az 2 tanesi de yarı final oynayacak gibi gözüküyor.

Yazının bu kısmına kadar, olaya ekonomik ve istatistiksel anlamda yaklaştık. Olayın bir de futbol boyutu var. Futbol olarak 4 büyük İngiliz takımına baktığımız zaman hepsinin belli bir kadro istikrarını da sağladıklarını görüyoruz. Mevzubahis istikrarsa Manchester United ve Arsenal’den bahsetmek tefferruat oluyor zaten. Diğer 2 takım Liverpool ve Chelsea’ye baktığımız zaman ise Benitez’in gelmesiyle beraber Liverpool ve Mourinho’nun kurduğu kadro iskeleti ile yola devam eden Chelsea de belli bir kadro standartını tutturmuş durumdalar. Bu sebep de İngilizlerin başarılı olmasında önemli bir rol oynuyor.



İşte tablo bu şekilde. 1992-2005 yılları arasında sadece 1 kez final oynayabilen İngilizler, 2005’ten itibaren her sene finale 1 takım gönderdiler. Benim gibi bu hegemonyanın bitmesini isteyenler ise 2010 yılında Mourinho’nun sistemini daha iyi oturttuğu bir İnter, küme düştükten sonra sistematik bir biçimde toparlanma emareleri gösteren Juventus, gençleştirilmiş ve daha dinamik bir kadro kurmuş AC Milan, kendi stadında oynanacak final için daha iyi organize ve motive olmuş bir Real Madrid, Arsenal’i ligde ilk 4’ün dışında bırakmayı başarmış bir Aston Villa umuyoruz.

1 yorum:

tayfun gökalp dedi ki...

abi helal saalam emek vermişin