3 Kasım 2009 Salı
Beşiktaş 0-3 Wolfsburg
Bu maçın hikayesi bu akşam değil aslında 2 hafta önce başladı. Deplasmanda alınan 0-0 lık beraberlik ve Grafite'nin kırmızı kart görmesi Manchester'ın da CSKA'yı deplasmanda yenmesi Beşiktaş camiasını oldukça umutlandırmıştı. 2 haftadır devam eden Mustafa Denizli'nin hesapları da Wolfsburg'u çantada keklik bir takım gibi gösterdi. Bunların da mağlubiyette etkili olduğunu düşünüyorum.
Maç sanki Almanya'da oynanıyormuş gibi başladı. Wolfsburg çok ciddi bir üstünlük kurdu golü bulana kadar. Böyle başlayan bir maçta Beşiktaş'ın galip gelmesini beklemek hayalcilik olur. 15. dakikadaki golden sonra Wolfsburg'un da geri çekilmesiyle oyun biraz daha dengeye geldi ama Beşiktaş çok ciddi bir pozisyon üretemedi.
İkinci yarı da ilk yarının bittiği yerden aynı şekilde başladı. Wolfsburg savunmada kalıp az adamla çıkmaya çalışırken Beşiktaş bir kısır döngü içinde gol aramaya çalıştı. Fakat taraftarı en çok heyecanlandıran pozisyonlar Tabata'nın ceza sahası dışından çektiği şutlardı. Onun dışında ceza sahasında ancak karambollerde tehlike oluşturmaya çalıştılar ama çok net bir pozisyona giremediler. 80.dakika Dzeko'ya atılan ara pas Wolfsburg'u çok net bir pozisyona soktu. Hakan Arıkan ilk etapta başarılı olsa da Gentner'le karşı karşıya kaldı. Kaleden çıkmış durumda olunca golü yedi 0-2 oldu. Bu golden sonra zaten iş çığrından çıktı. Tribünler protestolara başladı. 3. gol de tuz biber ekti.
Maçtan önce Beşiktaş'ın temkinli oynaması gerektiğini aksi takdirde galibiyete fazla odaklanıp sürekli hücum etmeye çalışırken savunmada verilecek boşlukları Wolfsburg'un değerlendirip 3 puanı alabileceğini düşünüyordum. Fakat Beşiktaş ne temkinli oynayabildi ne de rakip üzerinde baskı kurabildi. Doğrusunu söylemek gerekirse Beşiktaş'ın ne yapmaya çalıştığı belli değildi.
Normal şartlar altında Wolfsburg'a mağlup olunduğunda herhangi birine fatura kesmek doğru olmaz. Ama Mustafa Denizli'nin 2 haftadır yaptığı hesaplar, verdiği demeçler Wolfsburg'u çantada keklik bir takım gibi gösterir biçimdeydi. Yine de basına böyle konuşup takımı maça doğru bir şekilde motive edeceğini düşünüyordum. Fakat bu akşamki tablo böyle bir motivasyonun olmadığını gösterdi. O yüzden bu mağlubiyetin bir numaralı sorumlusu Mustafa Denizli'den başkası değildir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder