BİY

5 Ağustos 2009 Çarşamba

The Return of The King


2001 yılının Mayıs ayıydı. Amcamlara misafirliğe gitmiştik. Amcamın oğlu (ki kendisi benden 13 yaş büyüktür.) Monaco Grand Prix'sinin sıralama turlarını izliyordu. O zamanlar yarışlar NTV'deydi. Okay Karacan anlatıyor, Serra Demirkol da yorumlar yapıyordu. Neyse ayrıntıları geçelim. Bu spor oldukça ilgimi çekmişti doğrusu. Özellikle yarışın Monaco'da yapılıyor olması da buna neden olmuş olabilir. Şehiriçinde yapılıyor olması meşhur tünel falan oldukça enteresandı. Ertesi gün ilk kez bir Formula 1 yarışı izledim. 10 saniyelik pit stoplar 300 km'ye ulaşan süratler ve Monte Carlo sokakları beni yavaş yavaş Formula 1 izleyicisi haline getirdi. O gün yarışı Schumacher kazanmıştı.

Schumi o sezon 17 yarıştan 9'unu aldı 123 puanla şampiyon oldu. Zaten 2005'e kadar Formula 1'i domine etti ve adını F1 efsanelerinin arasına yazdırdı. 4 sene boyunca öyle bir alışkanlık yaptı ki Seremonide Alman Milli Marşı'ndan sonra çalan şarkının Formula 1'in resmi şarkısı zannederken aslında İtalya Milli Marşı olduğunu anlamamız seneler sürdü. Geçen sene Vettel İtalya Grand Prix'sini kazanınca arka arkaya bu iki milli marşı çalmışlardı. Duygulanmadım desem yalan olur.

Michael Schumacher bu sene yok bütçe kısıtlamasıydı, yok difüzördü, vay bilmemneydi diye içine edilmiş abudik gubudik adamların (Hamilton hariç)yarış kazandığı domine ettiği Formula 1'e 7 yarışlığına da olsa geri dönerek büyük renk katacaktır. Hele 1-2 tane de yarış kazanırsa mis gibi olur. Yazıyı da Michael Schumacher'in galibiyet seremonisi ile bitirelim.

Hiç yorum yok: