BİY

23 Eylül 2009 Çarşamba

Görünen Köy "Kılavuz" İstemez


Beşiktaş bu sezon zor günler geçiyor. Ligdeki kötü gidişat, 6 maçta yapılan 12 puanlık kayıp, buna mukabil Fenerbahçe ve Galatasaray'ın 6'da 6 yapmş olmaları ve her ikisinin de 12 puan gerisinde kalınması sıkıntıyı daha da büyütüyor. Daha da kötüsü Beşiktaş umut vermiyor.

Beşiktaş'ın bu sezon bu noktalarda olacağı transfer döneminden belli olmuştu. Geçen sene de kadrosu Galatasaray'dan kötüydü zaten. Fenerbahçe'ye oranla ise daha homojen bir kadrosu vardı. İlk onbir olarak belki Fenerbahçe daha iyiydi ama kadronun tamamı gözöününe alındığında Beşiktaş'ın kadrosu daha dengeliydi. Herhangi bir oyuncunun sakatlanması veya cezalı duruma düşmesi takımı sıkıntıya sokmuyordu. Fakat transfer döneminde Galatasaray güçlü olan kadrosunu daha da güçlendirdi, Fenerbahçe de kadrosunu genişletti. Beşiktaş ise yerinde saydı. Zapo'nun yerine Ferrari'yi, Cisse'nin yerine Fink'i, sakat Delgado'nun yerine de Tabata geldi. Ekstradan da İsmail Köybaşı, Rıdvan Şimşek, Erhan Güven ve Nihat Kahveci geldi. Bu 4 yerli futbolcudan ilk 3'ü zaten genç futbolcular ve Beşiktaş'ı bir yerlere taşıyacak kapasitede henüz değiller. Nihat ise formsuz.

Beşiktaş geçen sene sezonu çifte kupayla kapattı. Ama geçen sezon ligin durumu da malumunuz... İyi futbol izlediğimiz maç sayısı bir elin parmakları kadar ya vardır ya yoktur. Üstelik Fenerbahçe ve Galatasaray lige havlu atmış durumdalardı. Sivasspor gibi bir takımla son haftaya kadar şampiyonluk mücadelesi yapıyorsunuz ve kupayı da hiç kimse kusura bakmasın ama rakip takım kalecisinin ikramlarının da katkısıyla alıyorsunuz. Ligde ilk 6 sıradaki takımlardan sadece Galatasaray'ı bir kez yeniyorsunuz ki o maçın da nasıl büyük bir kısmetle kazanıldığı ortada. Bu durumda sizin başarılarınız biraz da rakiplerin ikramı oluyor. Beşiktaş geçen sezon hem şampiyonluğu hem kupayı hak etmiştir. Fakat geçen seneki şampiyonluk bana göre "Hikayeden ligde kazanılmış yalandan bir şampiyonluktur." Geçen seneki o kötü ligde bir şampiyon mecbur çıkacaktı, o da Beşiktaş oldu.

Bugünki tabloda Mustafa Denizli'nin ve yönetimin de payı var elbette. Geçen sene sonunda Mustafa Denizli'nin "Ben bırakıyorum." demesi Beşiktaş camiasında şok etkisi yarattı. Sonra dinlenmeye gidince meydan Yıldırım Demirören'e kaldı o da her şeyi yüzüne gözünde bulaştırdı. Mustafa Denizli takıma antrenman yaptırsın diye teknik direktör istedi onu da yönetim kabul etmedi. Bir de bunlara oyuncuları enteresan yerlerde oynatma eklenince iş bu noktaya geldi.

Yalnız bir konuda Beşiktaş'ın hakkını teslim etmek istiyorum. Beşiktaş bu sezon iki derbi maçı oynadı. Biri Süper Kupa'da Fenerbahçe ile oynadığı final diğeri Galatasaray ile ligde oynadığı maç. Süper Kupa'da aslında Fenerbahçe'den daha iyi oynadı Beşiktaş. Sivok o gereksiz hareketi yapmasa muhtemelen maçı da kaybetmeyecekti. Ama Fenerbahçe öne geçince maçı bıraktılar ve 2-0 kaybettiler. Galatasaray maçında da skor 2-0 olana kadar iyi oynayan taraf Beşiktaş'tı. 2-0 olunca yine saldılar işi 3-0 oldu. Bunları da gözardı etmemek gerekiyor.

Fakat ne olursa olsun geçen seneki tablo bugünleri işaret ediyordu. Zorlu maçlarda çekilen sıkıntılar, transfer döneminde yapılanlar Beşiktaş'ın iyi başlamayacağının habercisi gibiydi. Mustafa Denizli "karga"lı bir şeyler söylemişti. "Kargalar bize kılavuzluk ederse burnumuz kötü yerlere girer." demişti. Oysa Beşiktaş'a hiç bir mahluğun kılavuzluk etmesine gerek yok. Zira "Görünen köy kılavuz istemez."

Hiç yorum yok: