BİY

13 Nisan 2010 Salı

Makas Daraldı mı?


Roman Abramoviç'in Chelsea'yi satın almasıyla birlikte her türlü sermayenin Premier Lig'e kaymasıyla Premier Lig en büyük rakipleri La Liga ve Seria A'ya fark atmaya başladı. 2003 yazında Abramoviç Chelsea'yi satın alarak Florentino Perez'in Real Madrid'te yaptığının bir benzerini Chelsea'de yapmaya başladı. Her ne kadar ilk sene Claudio Ranieri yönetiminde Henry'li Viera'lı Bergkamp'lı Pires'li efsane Arsenal'i geçememiş olsalar da bir sonraki sezon Mourinho yönetiminde 50 yıl aradan sonra ilk şampiyonluklarına ulaştılar. Ertesi sezon Mourinho Chelsea ile ikinci kez şampyonluğa ulaşınca özellikle Alex Ferguson takımını Chelsea ile mücadele edecek seviyeye getirmek için çalışmalara başladı.

Bu arada Liverpool 2005 yılında 21 yıl aradan sonra Avrupa'nın en büyüğü oldu. Bu şampiyonluk İngiliz hegemonyasının başlangıcıydı. 2005'ten sonra 2006'da Arsenal 2007'de yine Liverpool yine Milan'a karşı final oynadılar ama İngiliz takımları bu finallerden şampiyonluk çıkaramadı. 2008'de iki İngiliz takımı Manchester Utd. ile Chelsea finalinde Alex Ferguson'ın takımı kupayı kazandı. 2009'da tekrar final oynayan Manchester Utd bu kez Barcelona'ya mağlup olmaktan kurtulamadı.

İngilizler 5 yıldır her zaman Şampiyonlar Ligi finalinde temsil edilirlerken 2007,2008 ve 2009 yıllarında da yarı finale 3'er takım çıkarmaları Premier Lig ile diğer ligler arasındaki farkı açıkça gözler önüne seriyordu. Ancak bu sene hiçbir İngiliz ekibi yarı finale ulaşamadı. Bu durumu açıklamak için bu sene İngiltere'yi Şampiyonlar Ligi'nde temsil eden takımları tek tek incelemek doğru olacaktır.

Liverpool bu yaz Xabi Alonso'yu Real Madrid'e sattı fakat yerini dolduramadı. Aynı zamanda yapılan diğer hatalı transferler ve Benitez'in yanlışları Liverpool'un Şampiyonlar Ligi'nden elenmesine sebep oldu. Her ne kadar O.Lyon'dan son dakikalarda yediği gollerle toplamda 3 puan kaybetmiş olsalar da çok büyük yanlışların olduğunu söylemek gerekiyor. Uefa Avrupa Ligi'nde yarı finale çıksalar da ligdeki konumları itibariyle gelecek sene Şampiyonlar Ligi'ne katılmaları pek mümkün gözükmüyor.

Chelsea Ancelotti ile sezona iyi başladı. Şampiyonlar Ligi'nde de grubu rahat bir biçimde lider bitirdiler. Fakat 2.turda rakipleri Mourinho'nun Inter'iydi. Hem Chelsea'nin Mourinho'nun eski takımı olması hem Mourinho ile Ancelotti arasındaki sürtüşmeler maçın psikolojik bir savaş haline gelmesine neden oldu. Mourinho Ancelotti ile arasındaki psikolojik savaştan galip ayrılarak başka bir İngiliz takımını evine gönderdi.

Arsenal'in Barcelona'ya elenmesinde zaten bir anormallik yok. Öncelikle Arsenal iyi takım, hoş takım ama genç takım ve bu sene büyük maçların hiçbirinde galibiyet alamadılar. Bu tip maçlar için şüphesiz tecrübe çok önemli. Zaten Arsenal son 3-4 yıldır böyle olduğundan bu cephede bir değişiklik olmadığını söyleyebiliriz.

Manchester Utd. ise kendi sahasında Bayern'e karşı 3-0 gibi bir skor yakalamasına rağmen bu skoru koruyamayarak elendi. Manchester Utd. bu dört takım arasında en çok güç kaybeden takım. Cristiano Ronaldo ve Tevez gibi çok önemli iki oyuncusunu kaybetti ve onların yerlerini dolduracak transferler yapamadı. Hala iyi takım olsalar da geçen seneki kadar güçlü olmadıklarını kabul etmek lazım.

Premier Lig takımları ile Avrupa'nın diğer devleri arasındaki makas daraldı belki ama yarı finalde hiç İngiliz takımı olmayacak kadar da kapanmadı aslında. Biraz giden oyuncularının yerlerinin doldurulamaması, biraz teknik adam yanlışları biraz da maçların denk gelmesi sonucu böyle bir tablo ortaya çıktı. Daha sağlıklı bir değerlendirme için bir sene daha beklemek daha sağlıklı olacaktır.

Fotoğraf: ntvspor.net

Hiç yorum yok: