BİY

1 Nisan 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi Çeyrek Final İlk Maçlar


Bu sene Şampiyonlar Ligi çeyrek finalleri çok enteresan eşleşmelere sahne oluyor. 1999 ve 2006 finallerinin finalistleri bu sene çeyrek finalde karşılaşırlarken iki Fransız takımı olan Lyon ve Bordeaux da kendi arasında eşleşti. Ayrıca ilk defa bir Rus takımı bu sene çeyrek finalde mücadele ediyor.

Kuralar çekildiğinde akıllara ilk olarak eski takımına karşı oynayacak olan Thierry Henry geldi. Zaten Şampiyonlar Ligi bu açıdan da enteresanlık arz ediyor bu sene. Daha önceki turlarda da Eto'o, İbrahimoviç, Kaka, Benzema, Beckham, Mourinho eski takımlarıyla karşılaşmak zorunda kalmışlardı. Bu sefer kabak Henry'nin ve altyapısından yetiştiği Barcelona'ya karşı oynamak zorunda kalan Fabregas'ın başına patladı.

Arsenal-Barcelona maçı zaten maç öncesinde futbol olarak çok şey vaadediyordu. İki tane bol pasa dayalı futbol oynayan takımın mücadelesi merakla bekleniyordu ki bir de buna Arsene Wenger'in maç öncesi açıklamaları eklenince herşey tamam oldu. Maça Barcelona mükemmel başladı. Geçen sene kendi sahalarında oynadıkları Atletico Madrid maçına benzer bir başlangıç yaptılar. Fakat o maçta ilk on dakikada skoru 3-0 yapan Barcelona bu kez golü atamadı. %70 topa sahip olma oranı yakalayan Barcelona ilk 25 dakika itibariyle dünkü Bayern kadar şut çekmeyi başardı. Arshavin'in sakatlanmasını fırsat bilen Arsene Wenger Eboue'yi oyuna alarak Arsenal'in oyunda dengeyi kurmasını sağladı. Bu dakikadan sonra Arsenal de tehlikeli pozisyonlar bulmayı başarsa da onlar da gole ulaşamadılar. İlk yarının sonlarında Gallas'ın da sakatlanması Arsene Wenger'in ikinci değişikliği yapmasını da zorunlu kıldı.

Barcelona ikinci yarıya golle başladı. Pique'nin attığı uzun topa hareketlenen İbrahimoviç, o ana kadar maçın en iyisi olan Almunia'nın hatasını affetmedi. 59.dakikada Xavi'nin arapasında bu kez klasik hale gelen gollerinden birini daha atarak skoru 2-0 yaptı. Bu skor Barcelona'yı rahatlattı. Arsene Wenger 65'te Walcott'u sahaya sürerken Guradiola bu değişikliği önemsemeyerek İbrahimoviç-Henry değişikliğini yaptı. Walcott değişikliği Arsenal'e 4 dakika sonra gol olarak dönerken son 20 dakika Maxwell Walcott karşısında bir hayli zor anlar yaşadı. 85'te Puyol için talihsiz bir pozisyonda Arsenal penaltı kazandı ve Puyol kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Fabregas skoru 2-2'ye getirdi ama santraya doğru koştuğu sırada sakatlığı nüksetti. Kalan dakikalarda Barcelona skoru koruma telaşına Arsenal ise 3.golün peşine düştü ama başka gol olmayınca maç 2-2 tamamlandı.

Rövanşta Barcelona iki as stoperinden yoksun kalacak. Bu sıkıntı yaratabilir ancak yerlerine oynaması muhtemel Marquez ve Milito hikayeden adamlar da değiller. Arsenal ise en önemli oyuncusu Fabregas'ı rövanşta kullanamayacak. Arsene Wenger ilk 15 dakikalık futbolun ardından daha dirençli bir orta saha kuracaktır rövanşta. Ancak ne olursa olsun Barcelona oyunu tutturursa Arsenal direnemez. Sonuç itibariyle Barcelona avantajlı bir skor elde ederek Londra'dan dönüyor. Mallorca maçındaki onbir de gösterdi ki 22 Mayıs'ta Madrid'te olmayı kafalarına koymuşlar.

Manchester Utd. bu sene Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı tüm deplasman maçlarını kazanmıştı. Ta ki 1999 finalindeki rakipleri Bayern ile karşılaşıncaya kadar. Doğrusunu söylemek gerekirse Manchester Utd. bu sene deplasmanda oynadığı maçların hiçbirisini aslında kazanmak için oynamadı. Fakat nasıl bizim ligimizde büyük takımların formaları bazen maç kazandırıyorsa Manchester Utd. forması da Şampiyonlar Ligi'nde maç kazandırmaya yetiyor.

Manchester Utd. 2.dakikada Rooney'in golüyle öne geçince "Ben istediğimi aldım, buyrun ne yapıyorsanız yapın." mantığıyla oynamaya başladı ve oyunun kontrolünü Bayern'e bıraktı. Bayern Münih maçı 1-0'a getirene kadar oyunun tek hakimiyken tecrübeli van der Sar birçok pozisyonda gole izin vermedi. Bu arada Manchester Utd. da skoru 2-0 yapacak fırsatları yakaladı fakat değerlendiremedi.

77.dakikada benim kanaatime göre Ribery'nin Rooney'e bilerek çarptırdığı topta Bayern beraberliği sağladı. "Bilerek çarptırdı." diyorum çünkü o şutun gol olması neredeyse imkansızdı. Ya çok kötü vurdu ya da bilerek çarptırdı. Skor 1-1 olunca Manchester Utd.'ı rakip yarı alanda kalabalık görme şansına eriştik. İşte bu dakikalarda Vidic Giggs'in kullandığı kornerden gelen topa kafayı vurdu ancak üst direk gole izin vermedi. 90.dakikada ise Gomez Türk futbolseverlere Güiza'yı hatırlatan bir pozisyonda golü kaçırarak "Bayern'in galibiyetine mal oldu." dediğimiz anda 90+2'de Olic Evra'nın hatasından faydalanıp takımına maçı kazandıran golü attı.

Maç biterken Rooney'in sakatlanması şüphesiz Manchester adına mağlubiyetten daha kötü bir haber oldu. Rövanşta Robben'in döner Bayern MANU'yla baş edebilirse çok kaliteli maç olur. Turun favorisi hala MANU ama Rooney olmazsa işler değişir.

Chelsea'yi eleyerek çeyrek finale gelen Inter ise sahasında ilk kez çeyrek finale çıkan CSKA Moskova'yı ağırladı. Inter üstün fakat gol yollarında etkisiz olduğu maçta 1-0'lık skorla yetinmek zorunda kaldı.

Maçı banttan izledim. İlk yarı futbol adına pek bir şey yoktu doğrusu. İkinci yarıda ise Inter gol bulmanın da getirdiği zorunlulukla daha iyi ve etkili bir futbol ortaya koydu. Bu futbol 65'te Milito'nun düzgün vuruşuyla sonuç verdi. Bu golden sonra Inter farkı artıracak pozisyonları bulsa da bunu başaramadı. Daha farklı bir skor elde etse yarı finaldeki rakibini beklemeye başlayabilirdi. Ancak şimdi Moskova'da gol bulmaları gerekebilir.

CSKA Moskova sadece maçı kaybetmedi. Ayrıca Krasic ve Aldonin gibi iki önemli oyuncusu sarı kart cezalısı oldular. Rövanşta gol bulmak zorunda olan CSKA'nın Krasic'ten yararlanamayacak olması işleri daha da zorlaştırıyor. Rövanşın TSİ 19.30'da olduğunu hatırlatalım.

İki fransız takımını karşı karşıya getiren mücadelede Lyon Bordeaux'yu 3-1 yenerek yanlış hatırlamıyorsam üç kez kapısından döndüğü yarı finale çok yaklaştı.

Maça baktığınız zaman ilk yarı Lyon Bordeaux'ya göre daha etkili olan taraftı. Henüz 10.dakikada Lisandro Lopez ile öne geçtiler. Ancak Bordeaux bu gole çabuk cevap verdi 4 dakika sonra Chamakh'ın golü skoru 1-1'e getirdi. Bu golden sonra her iki takım tehlikeli pozisyonlar üretseler de 32'de gülen taraf Bastos'un şık golüyle O.Lyon oldu.

İkinci yarı Bordeaux daha etkili gibi gözüktü. Fakat gole bir türlü ulaşamadılar. 77'de enteresan bir pozisyonda hakem penaltıya hükmedince Lisandro Lopez kendisinin ikinci takımının üçüncü golünü attı. 3-1 Bordeuax'nun moralini bozarken Lyon pozisyonlar bulmaya devam etti. Fakat maçta başka gol olmayınca maç 3-1 sona erdi.

3-1 iyi bir skor gibi gözükse de iki takımın savunmlarını görünce rövanşın herşeye gebe olduğunu söylemek yanlış olmaz. Savunmada biraz dikkatli oynayacak bir Lyon'un iki farklı yenilmesine pek ihtimal vermesem de henüz hiçbir şey bitmiş değil. Ayrıca Lisandro Lopez'in rövanşta sarı kart cezalısı olduğunu belirtmekte fayda var.

İlk maçlarda deplasman galibiyeti çıkmazken evine avantajlı skorla dönen tek takım Barcelona oldu. Manchester Utd, CSKA Moskova ve Bordeaux ise kendi evlerinde avantajlı bir skor elde etmeye uğraşacak olan takımlar rövanşlarda. Maçlar hafta oynanacak ve dört yarı finalist belli olacak.

Hiç yorum yok: