Galatasaray'ın yeni başkanı Ünal Aysal yeni sezonda Fatih Terim ile çalışacaklarını açıkladı. Böylece yeni sezon hazırlıklarının başlamasıyla 3. Terim dönemi de Galatasaray'da başlamış olacak.
Galatasaray 2002 yılından sportif anlamda iyi yönetilmiyor. Rahmetlinin arkasından konuşmak gibi olmasın ama Özhan Canaydın'ın göreve geldiği 2002 yılından 2011 yılına kadar (Adnan Polat yönetimi de bir yerde Özhan Canaydın yönetiminin devamı niteliğindedir.) Galatasaray'ın 3 şampiyonluğu var. Ancak 2002'deki şampiyonluk Özhan Canaydın'dan önceki yönetimin kurduğu takımın şampiyonluğuydu. Nitekim o şampiyonluktan sonra Lucescu Galatasaray'dan ayrılıp Beşiktaş'ın başına geçti. 2006'daki şampiyonluk ise taktiğin, sistemin şampiyonluğu değildi. Hırsın azmin, mücadelenin amatör ruhun şampiyonluğuydu. 2008'de de son 6 hafta teknik direktörsüz 6'da 6 yapan bir takım vardı ki o da yine aynı şekilde kenetlenmenin, arkadaşlığın, tek yürek olmanın tezahürüydü. Elbette başarıya giden yolda bunlara da mutlaka ihtiyacınız var. Ancak sadece bu şekilde kazandığınız zaman başarınız süreklilik arz etmiyor. Nitekim Galatasaray 2006'dan sonra 2007'de aynı kadroyla bir önceki sezondan 30 puan daha az topladı. 2008'den sonra 2009'da bu sefer biraz daha farklı bir kadroyla yaklaşık 20 puan daha az aldı.
Fatih Terim 2.kez göreve geldiğinde 2 sene önce UEFA Kupası'nı kazanmış bir Galatasaray vardı. Özhan Canaydın'ın hedefi ise bu kez aynı başarıyı Şampiyonlar Ligi'nde tekrarlamaktı. Ancak bunun gerçekçi bir hedef olmadığı çok geçmeden belli oldu. 2004 yılında Fatih Terim sezon bitmeden görevden ayrıldı ve bir daha Türkiye'de kulüp çalıştırmayacağını söyledi. O sezonu Galatasaray 6. bitirdi ve Avrupa kupalarına da katılma hakkı kazanamadı. Ayrıca yapılan çok sayıda yanlış transferden dolayı kulüp çok daha ciddi ekonomik dar boğaza girdi.
Adnan Polat'ın başkan seçildikten sonra ekonomik yapıda biraz daha düzelme başladı. Kewell, Baros, Keita, Elano gibi kaliteli futbolcular Galatasaray'a gelmeye başladı. Üstelik kadro da Türk futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en önemli oyuncu Arda Turan da vardı. Takımın başına da Barcelona'yı Şampiyonlar Ligi'nde şampiyonluğa taşımış Frank Rijkaard getirilmişti. Bu sefer ise hedef Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu değil 2000 ruhunu yakalamaktı. Ancak yine olmadı. Yine gerçekçi olmayan bir hedef sonucunda Galatasaray 7 yıl sonra bir sezonu daha çok büyük bir hayalkırıklığı ile bitirme durumuna geldi.
Bana göre Galatasaray'ı içinde bulunduğu durumdan en çabuk çıkartacak insan Fatih Terim'dir. Ancak doğru planlama yapılması şartıyla. Dün Artemio Franchi'de bir yazı okudum. Fatih Terim'in teknik direktörlüğüne muhalefet eden bir yazı. Yazının haklı olduğu taraflar var. Galatasaray taraftarının hazzetmediği birçok futbolcuyu Fatih Terim'in Galatasaray'da görmek isteyebileceği yazıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse böyle bir tehlike var. Ancak aynı futbolcuların Fatih Terim'le çalıştıklarında Galatasaray'a çok büyük katkı verme ihtimalleri de bana göre hiç az değil. Üstelik takımı sabote ettiği iddia edilen bazı oyuncuların Fatih Terim varken böyle bir şeye yeltenmeleri sıkar biraz.
Galatasaray'da öncelikli hedef futbol takımını toparlamak olmalıdır. Bunun için de gidecek kalacak oyuncular iyi belirlenmeli sezonun yarısını sakat geçiren oyuncuların yerine devamlılığı olan oyuncular alınmalıdır. İlk etapta tekrar şampiyonluk yarışının içinde olan bir Galatasaray hedeflenmelidir. Bu yapıldıktan sonra ise kurulan takıma yapılacak nokta transferlerle şampiyonluklara ulaşan bir takım ortaya çıkabilir.
2 yorum:
Sezonun yarısını sakat geçiren oyuncular yollanmalı demişsiniz,sonuna kadar katılıyorum fakat Fatih Terim milli takım beraber çalıştığı ve o dönemde sakatlıkların kaynağı olarak gösterilen amerikalı ekibe,teklif yapıldığı konuşulmaya başlanmış bile.
Dün ÜnaL AYSAL'ı çok dikkatli seyrettim. Hatta sabah tekrarını da (%100 Futbol) Bana bakış açısı farklı geldi. Şöyle ki; herşeyi iki kere iki dört eder sanıyor. Bu oyun sahada oynanıyor. Sadece iyi futbolcuları toplamak yetmiyor. Bkz. 17de17 bkz. ilk yarıdaki FB. Kadro kalitesine bakınca bu haliyle bile GS kadrosunun TS'dan tek eksiği Selçuk gibi görünüyor. Ligin 10. haftasında herhangi bir "derby" (fb veya bjk) kaybedilmiş, liderin 6 puan veya fazlasıyla gerisinde kalındığında, kurumsallaşma falan pek umursanmaz. Arena homurdanmaya başlar, hemde ASY gibi de olmaz. Malum nüfus ikiye katlandı.
Sonuç olarak, göle maya çalınıyor, tutarsa devrim olur, ama unutturamazlar ise, devrim kendi evlatlarını afiyetle yer. Hemde bir lokmada...
Yorum Gönder