BİY

12 Temmuz 2010 Pazartesi

2010 Dünya Kupası'ndan Geriye Kalanlar


1-Vuvuzela: Bu can sıkıcı aletin geçen sene Konfederasyonlar Kupası'nda nasıl sıkıntı yaratacağı belli olmuştu. G.Afrika ile Meksika arasında oynanan açılış maçı adeta bir işkence gibiydi. Ancak Afrika takımlarının olmadığı maçlarda vuvuzela etkisi daha azdı. Grup maçlarından sonra ise etkisi iyice azaldı. Ancak yine de bu Dünya Kupası'na has bir şey olarak kalması en büyük dileğimizdir.

2- Takım olma olgusu: 2004'te Yunanistan anti-futbolla Avrupa şampiyonu olduğunda küçük takımlar için büyük turnuvalar kazanmanın yolu açılmıştı. Yunanistan'ın oynadığı savunma futbolu 2006'ya da sirayet etmiş İtalya, Fransa, Portekiz gibi iyi savunma yapan takımlar o kupada başarılı olmuşlardı. Fakat Fransa ve İtalya'nın çöküşü ile birlikte sistemini oturtmuş takım olarak iyi oynayan İspanya'nın yükselişi ve 2008'de Avrupa şampiyonu olması futbolu kurtardı. 2010'da da İspanya Dünya Kupası'nı kazanırken Hollanda ve Almanya gibi takımlar da iyi takım olduklarını göstererek başarılı bir turnuva geçirdiler. Takım olmayı beceremeyen Fransa, İtalya, İngiltere ve Portekiz gibi takımlar çeyrek finale bile gelemezlerken, Arjantin ve Brezilya gibi işi yetenekli oyuncularının performanslarına bağlı takımlar da çeyrek finalde kupaya veda ettiler.

3- İspanyol ekolü: 2010 Dünya Kupası artık futbolda bir İspanyol ekolünün oluşmasını sağlamıştır. Barcelona'nın alt yapısından çıkan ve Barcelona'nın omurgasını oluşturan futbolcuların yanına diğer takımlardan gelen oyuncuları serpiştirilmesi sonucu Barcelona'nınkine çok benzer bir futbol anlayışını ortaya koyuyorlar. İspanyolların alt yaş milli takımlarının elde ettiği başarılar düşünüldüğünde artık İspanya da büyük turnuvaların önemli bir takımı olacaktır.

4- Uruguay-Gana çeyrek final maçı: Çeyrek finallere gelindiğinde bu maç diğer maçların yanında sönük kalıyordu. Ancak Bu maçın 120. dakikasında yaşanan olay Dünya Kupaları tarihinin önemli olaylarından biri oldu. Luis Suarez'in kaleye giden topu elle çıkarması ve kırmızı kartla oyun dışı kalmasının ardından Gyan'ın penaltıyı kaçırması ve seri penaltılarda Uruguay'ın yarı finale çıkması unutulmazdı.

5- Lampard'ın verilmeyen golü: Almanya'nın İngiltere'yi perişan ettiği maçta Lampard'ın şutunda top çizgiyi geçmiş olmasına rağmen golünün verilmemesi ve 1966 finalinden sonra yine bir Dünya Kupası'nda bir Almanya-İngiltere maçında benzer bir olayın yaşanması unutulmaz olaylardan biri oldu.

6- Almanya milli takımı ve Thomas Müller: Almanya milli takımı Ballack'ın sakatlanmasının ardından Dünya Kupası'nda başarılı olması beklenmeyen bir takımdı. Ancak Almanya bütün otoriteleri şaşırtarak yarı finale kadar geldi ve İspanya maçına kadar şampiyonluğu en çok hakeden takım görüntüsündeydi. Ancak İspanya karşısında çaresiz kaldılar ve 2006'dan sonra 2010'da da üçüncü oldular. Thomas Müller ise Dünya Kupası'nda artık genç yıldız çıkmıyor diye yakınanlara performansıyla çok güzel cevap verdi ve hem turnuvanın en iyi genç oyuncusu ödülünü hem de asist farkıyla altın ayakkabıyı kazandı. Eğer bugün Almanya gelecek turnuvalar için çok şey vaadediyorsa Thomas Müller bunda çok büyük etkendir.

7- Hakem hataları: Hakem hataları aslında her Dünya Kupası'nın vazgeçilmez bir unsurudur. 1966'da topun tamamının çizgiyi geçmediği pozisyonda gol kararı çıkmasından tutun da "Tanrı'nın Eli" ne, 1990 finalinde Almanya'ya verilen penaltıdan tutun da 2002'de Brezilya ile yaptığımız ilk maçtaki skandal hakeme ve G.Kore maçlarında verilen kararlara kadar Dünya Kupaları hep hakem hatalarıyla anılan turnuvalar olmuşlardır. Keza 2006'da da hakemlerin performansı kötüydü. 2010'da da 1-2 hakem dışında hakemler iyi değillerdi. Özellikle Lampard'ın golü ve Tevez'in Meksika'ya attığı ilk gol çok tartışıldı. Yine Howard Webb'in final performansı pek iyi değildi.

8- Kahin Ahtapot Paul: Ahtapot Paul kendisine tahmin yaptırılan tüm maçları doğru tahmin ederek bu turnuvanın unutulmazlarından biri olmayı başardı. Bu Dünya Kupası'nın güzel taraflarından biri oldu. O da güzel bir anı olarak hafızalarda kalacaktır.

9- Jabulani: Dün bu mereti unuttum şimdi aklıma geldi. Bu Dünya Kupası'nın resmi maç topu da çok konuşuldu. Bir FIFA yöneticisi (ki kendisinin hayatında kaç kez topa dokunduğunu bile bilmiyorum.) Jabulani'yi savunurken futbolcular ve teknik direktörler topa ağır eleştiriler getirdi. 145 golün atıldığı Dünya Kupası'nda bazı gollerin Jabulani'nin azizliğinden kaynaklandığı görüldü. En son NASA topun saatte 70 km. hızı geçtikten sonra sapıttığını açıkladı. 2006'da da kaleciler Teamgeist'tan memnun değillerdi ama hiçbir top bu kadar konuşulmamıştı.

2010'dan akılda kalanlar bunlar oldu. Şüphesiz İspanyollar'ın unutamayacağı, Almanların ilerisi için umutlandığı, Uruguaylılar'ın gururlandığı, Ganalılar'ın dövündüğü bir turnuva oldu ve her güzel şey gibi bitti. Şimdi 4 yıl kim bekleyecek?

Hiç yorum yok: