BİY

6 Ekim 2009 Salı

Rijkaard'ı Eleştirmek


Bugünlerde tenakuzlar içerisindeyim. Nedeni de Galatasaray’ın son 3 resmi maçında galip gelememiş olması ve Rijkaard’a yapılan eleştiriler.

Türk spor basınını birçok kez eleştirdik yerden yere vurduk. Bunu yaparken dayandığımız bir argüman da gelen çoğu yabancı hocaların geldikleri ya da gidecekleri yerlerde başarılı olmalarıyken bu topraklarda başarısız olmalarıydı. Özellikle medyadaki birçok aklıevvelin hocalara sallamaları daha sonra o hocaların yurt dışında başarılı olmaları bizim gibi futbolseverlerin elinde bir koz olmasını sağlıyordu. Çoğunlukla internet kanalıyla birçok futbolsever bu şekilde medyaya saldırıyor ve haklı oldukları taraflar var.

Rijkaard Galatasaray'a gelince gayri ihtiyari Galatasaraylı taraftarlarda bir sevinç tebarüz etti. Haksız da değillerdi. Barcelona ile çok büyük başarılar kazanmış bir teknik direktör Galatasaray'ın başındaydı ve yanında da başka bir futbol efsanesi Johan Neeskens vardı. Fakat Rijkaard'ın gelmesiyle kendisine bulunmaz hint kumaşı muamelesi de aldı yürüdü. En ufak hareketi bile sanki vatanı kurtarmışçasına abartıldı.

Rijkaard'ın Galatasaray'ı lige iyi başladı. İlk 6 maçta alınan 6 galibiyet ve bu galibiyetlerin çoğunda takımın en az 3 gol atması deplasmanda Panathinaikos'u 3-1 yenmesi ister spor basını olsun ister internetteki çeşitli mecralar olsun dalkavukların iyice günyüzüne çıkmasını sağladı. Tabi takım çok gol atıyordu ama verilen pozisyonlar ve Leo Franco'nun başarılı performansları hep gözardı edildi.

En nihayetinde Galatasaray futbol takımı da insanlardan müteşekkil. Robot değil ya bunlar düğmesine bastığınızda her zaman aynı gücü kullanarak aynı işi yapabilsin. Elbet onların da formsuz olduğu zamanlar olacaktır. Nitekim son 1 haftadır böyle bir durum sözkonusu. 5 gol pozisyonuna girip en az 3 gol atan Galatasaray şimdi kaleye 1 metre uzaklıktan gol kaçırır oldu. Bir de bunlara savunma oyuncuların sakatlıkları ve formsuzlukları da eklenince Pazar günkü mağlubiyet kaçınılmaz bir hal aldı.

Galatasaray son 3 resmi maçını kazanamayınca haliyle eleştiriler de başladı. Özellikle Rıdvan Dilmen'in Rijkaard için yaptığı "B planı yok." eleştirisi "Kraldan çok kralcı" Rijkaard taraftarlarında infial yarattı. Hemen "Zaten pusuya yatmış bekliyordunuz Galatasaray'ın puan kaybetmesini. İlk fırsatta da Rijkaard'a bile salladınız dendi." Sanki Rijkaard insan değil de hata yapamaz.



Pazar günü ise Galatasaray Ankaragücü'ne 3-0 kaybedince iş çığrından çıktı. Ben de maç biter %100 Futbol başlar diyerekten NTV'yi açtım Rıdvan Dilmen'i dinlemeye başladım. Doğrusunu söylemek gerekirse programda zaman zaman kantarın topuzunu kaçırdığı oldu. Özellikle Elano özelindeki tenkitlerinden sonra içimden; " Şamata var." dedim. Nitekim bu sözlerinden sonra Ekşi Sözlük'te Rıdvan Dilmen başlığı altındaki entrylerde ciddi bir artış oldu. İş bir de Neeskens'in not defterine gelince çığrından çıktı zaten. Galatasaraylıları tutabilene aşk olsun! Olay en sonunda da Rıdvan Dilmen'in futbol bilgisinin Türkiye ile sınırlı olduğu Rijkaard'ı eleştirmeye yetmeyeceği noktasına geldi. Rıdvan Dilmen'in futbol bilgisinin Türkiye ile sınırlı olduğu doğrudur. Ama Rijkaard'ı eleştirmek için illa Johan Cruyff mu olmak lazım? Bu adam her şeyi doğru mu yapıyor?

Velhasıl kelam şunu söyleyebilirim ki "Futbolun adaleti yok." arkadaş. Biraz Hıncal Uluçluk yapalım hatta. Yoldan Ankaragücü ile Galatasaray'ı hiç tanımayan birini çevirseniz maçın ilk yarısını izletseniz sonra maçın skoru ile ilgili tahmini sorsanız muhtemelen bilemez. Ama futbol bazen böyledir işte. 3 tane hata yaparsınız 5 dakikada 3'lük olursunuz. Oysa ilk yarıda o takımın gol pozisyonu yoktur.

Sonuç itibariyle Rijkaard iyi ve başarılı bir hocadır. Sürekli Sparta Rotterdam diyerek belden aşağı vurmak da abesle iştigaldir. Sparta Rotterdam Hollanda'da bir Ajax, PSV değildir. Ama unutmayın ki Rijkaard da etten kemikten bir insandır. Onun da hataları, yanlışları olacaktır bunların sonucunda da eleştirilecektir. Ortalığı yangın yerine çevirmenin alemi yok.

Hiç yorum yok: