BİY

8 Mayıs 2009 Cuma

Kim Gitsin?



İşler kötü gittiğinde teknik direktör değiştirmek,yönetimlerin geleneksel çıkış arayışı krizden.Bizim 4 büyüklerde bu işi çok abartmış olması yüzünden eleştirilir medya tarafından.Tabii en çok “gitsin” propagandaları yapanlar da onlardır.Bu sene yıllarca birikmiş yanlış politikalar birike birike yüzümüze Sivas gerçeğini çarptı.Ama benim değinmek istediğim konu daha farklı.Başarısız diye köylü diye hatta stajyer diye gönderdiğimiz antrenörlerin başka klüplerdeki başarıları bu teknik adamları beğenmeyen medya,yönetici takımına tokat gibi çarpıyor.Bunları bi listeleyeyim dedim işte buyrun

Mircea Lucescu:


En güzel örnek şu anda.En çok çalıştırmayı istediğini bildiğimiz Fenerbahçe’nin stadı’nda Uefa Kupası Finali’ne çıkacak.

Türkiye’ye gelmiş en başarılı yabancı teknik adam oldu tartışmasız.Ama aynı zamanda en çok eleştirileni."Köylü” yakıştırması ve Ahmet Çakar ile Telegol’de girdiği tartışma onun hit mücadeleleridir.Ayrıca Şampiyonlar Ligi’nde Türk takımlarına en çok puan kazandıran teknıik adam olma unvanı ona aittir.
Galatasaray’ı “köprü altından topladığı yabancı oyuncularla”Şampiyonlar Ligi’nde 2. tura çıkardı.Fleurquin,Victoria,Perez gibi oyuncuların methini hiç bi yerde duymadığımızdan anlarsınız heralde ne kadar büyük bir iş yaptığını anlarsınız herhalde.

Beşiktaş zamanları daha ilginçtir.85 puanla puan rekoru kırarak şampiyon yaptı takımını.Ayrıca onun ayrılışından sonra –ki 2004 yılıdır-Beşiktaş 2008’e kadar puan tablosunda liderlik bile görememiştir.

Ama bu başarılara rağmen “bir kısım kendini bilmez medya”sayesinde Türkiye’den kaçarak soluğu Ukrayna mafyasının içinde düştü.Shaktar Donetsk ile klüp tarihinin bütün ilklerine imza attı.İlk şampiyonluk,ilk şampiyonlar ligi’ne katılma ve en son olarak da Uefa Kupası Finali.

Umarım İstanbul’a ayak bastığında Ahmet Çakar’la Telegol’e,kendisine “köylü” diyen Osman Tanburacı şahsiyetiyle beraber katılır.

Eric Gerets:




Adnan Sezgin’in “üniversitelerde tez niteliği taşıyan”(böyle bir lafı vardır) icraatıdır gönderilişi.Aynı zamanda gene Ahmet Çakar hocamızın “ADAM DEĞİLLER” listesine üyedir.


Fenerbahçeliyim diyenin unutamayacağı 16 dakika hüznünü yaşatan,paranın en problem olduğu dönemde Florya’dan şampiyon çıkarmıştır.Sözleşmesi uzatılmasına rağmen kapı dışarı edilen Gerets,Marsilya ile çıktığı ilk maçta Liverpool’u Stampford’da 1-0 yenmiştir.Bu sene de LYON HEGEMONYASINI son veren teknik direktör olma unvanına çok yakın.



Guus Hiddink:




Herşeyden önce Guus Hiddink’in Romario’yu Avrupa’ya getiren hoca olduğunun altını çizelim.1990 yılında geldi Türkiye’ye.Apar topar gönderildi tabii Aydınspor maçı sonrası.Sonrasını biliyorsnuz işte…Valencia,Hollanda Milli Takımı,Real Madrid,Kore Milli Takım ile Dünya Kupası başarısı ve şu anda Rusya Milli Takımı ve Chelsea.

Guardian’a yaptığı bir röportajı hatırlıyorum.Fenerbahçe döneminde yönetim kurulundaki 15 yöneticinin hepsi de teker teker gelip “şunu oynatsan daha iyi olur,bunu oynatmasan daha iyi olur dediğini” anlatmıştı.Anılarını yazdığı kitapta da Türk Basını’nın halini özetliyordu biraz da.


“Bir gün Schumacher’in burnuna bir top geldi. Burnu kanadı. Ona “Hadi bir oyun oynayalım'' dedim ve esprili bir şekilde onunla tartıştık. Bir de baktık ki gazetelerin manşetlerinde “Hiddink, Schumacher’e yumruk attı'' haberleri vardı...
Bir bayan tesislere gelerek benimle tanışmak istediğini söyledi. Hatta beni ailesiyle de tanıştırmak istiyordu. Hiç art niyet aramadım. Almanca konuşuyordu. Evine gittim, kahve içtim, çıkarken kapıda flaşlar patladığında tuzağa düştüğümü anladım...”

Tabii bunlar üzerinde durulmuş 3 örnek.Tabii ki Del Bosqueler,Tiganalar,”stajyer” Zicolar ve “yardımcı” Löw de var.


Şimdi bu örnerkler ortadayken,reyting uğruna o gitsin bu kalsın diyen spor yazarları mı,teknik adamlara tuzak kuran muhabirler mi,kendini futbol ilahı zanneden yöneticiler mi bu ülkeden gitsin,yoksa bu topraklardan kovulduktan harikalar yaratanlar mı gitsin

1 yorum:

ilquer dedi ki...

abi her şeyi anladım da marsilya neden liverpool'la stamford bridge'te oynadı? onu anlamadım. :D maç tarafsız sahada mıydı?